4 Ocak 2008 Cuma

Jeff COSTELLO - LE SAMOURAI 1967


LE SAMOURAI

"Kim olduğumun önemi yok. Seni öldürmek için burdayım."
Alain Delon - Jeff Costello

Jeff Costello (Alain Delon), Paris banliyölerinde yaşayan milyonlarca yalnız insandan birisidir. Bu hayalet insan aynı zamanda Paris Yeraltı Dünyasının yalnız kurtlarındandır. Kendisine ulaşabilenlerin verdikleri işler doğrultusunda sonsuz sadakatle hareket eden bir görev adamıdır.
Bir süre sonra Paris gece hayatının gözde klüplerinden birisinin önüne ustaca kamufle edilmiş çalıntı bir araba park eder. Gri pardesülü, fötr şapkalı ve beyaz eldivenli bir adam klübün ofisler bölümüne yönelir. Kısa bir süre sonra silah sesleriyle irkilen klübün piyanisti Valérie (Cathy Rosier) ofislere açılan boş koridorda hayalet gibi hareket eden katille yüz yüze gelir.

Polis şefi'nin (Francois Périer) elinde ki tek eşgal pardesülü, fötr şapkalı bir erkektir. Kısa bir süre içerisinde Jeff te dahil olmak üzere Paris'in gece hayatından toplanan yüzlerce şüpheli polis merkezine getirilir.

Jeff'in sorgulamada geçirdiği bir gece kendisini kiralayanlar tarafından hoş karşılanmaz. Yeraltı dünyasının kurallarına göre konuşmamış olsa dahi polisle temasa geçen birisini ortadan kaldırmak en köklü çözümdür. Kara listeye alınan Jeff, kendisine hazırlanan tuzaktan yaralı olarak kurtulur ve yine yeraltı dünyasının kurallarına göre yaralı bir kurttan kurtulmanın tek yolu onunla işbirliğidir.


Bir Delon klasiği :
Fransız kimliğinden öte dünya sinemasında soğukkanlılığın bir etiketi haline gelen Alain Delon'un kariyerinin en güzel örnekleri gang filmlerinden oluşur. Katil veya Baba olsun Delon için biçilen kaftan, kalabalıkların yalnız efendisi olmaktır. Efendi olabilmenin ilk koşulu da, yönettiklerinden bir adım önde olabilmektir.

Jeff film boyunca kendi kaderini çizmeye çalışanlardan bir adım öndedir. Bu özelliğin detayları kumar masasında açıkça dile getirilir. Asla tamamen kaybetmez, sadece kendi istediği kadarını karşısında kine koz olarak verir. Bu anlamda film boyunca Jeff'in suçluluğundan yüzde yüz emin olan müfettiş bile finalde elinde tuttuğu boş tabancayla, peşinde olduğu adamın kendisine bir lütufta bulunduğunu anlar.




"Samuray'ın ki sonsuz yalnızlıktır. Ormanda ki dişi kaplan olmadıkça."

Bushido'nun el kitabı

Le Samourai, Jean Pierre Melville'nin kara sinemasının en önemli örneklerinden birisidir. Melville'nin sineması diyaloglar ve seyirciyi bilgilendirmeye dayalı görüntülerden ziyade başka unsurlara dayanır. Filmlerin kurgusu ve anlatım stiliyle gayet durağan işleyen temposunu izlenebilir kılan esrarengiz bir gerilim öğesi bulunmaktadır. Gerilimin kaynağı ise metropollerin içerisinden incelikle seçilmiş karakterlerde yatar.



Melville'nin gangleri az konuşan sadece silahlarını ateşledikleri anlarda hızlı hareket eden tiplemelerdir. Aslında filmlerde karşımıza çıkan tüm karakterler birer ölüdür. Sadece kader olgusunun yaşamlarının son anlarında bir araya getirdiği karakterlerdir. Bu son karelerde resmedilen hikayeler, seyircilerin zihninde "acaba yaşayacak mı?" sorusunu oluşturur.

Finalde kazanan taraf ise sadece kara sinemanın kendi kurallarıdır.



LE SAMOURAI Fragmanı:



Le Samourai'nin sinemamızda ki etkilerini incelediğimizde akla gelen en önemli örnek, Cüneyt Arkın'ın başrolünde oynadığı 1972 yapımı Yaralı Kurt'tur. Film, hikayenin biraz daha farklı bir versiyonunu içermektedir.

Yazan: Gökay GELGEC - Yojimbooo