2 Aralık 2007 Pazar

Girisimci Mafia - Bölüm: 2


MAFIOSI

Mafiosi, Gioia Tauro ve Reggio Calabria’daki pek çok radyo istasyonunu mali olarak desteklemiştir. Daha önceden de, Radyo-TV istasyonlarının denetimini ele geçirmeye çalışarak özel yayıncılık yapan rakip kişiler arasında, çok sayıda saldırı ve cinayetin gerçekleştiğini gördük.Şimdi ise kendini artık küçük kent pazarlarında ya da Güney eyaletinin bir kentinde değil, filmlerdeki ve televizyondaki imajıyla tamamen uyumlu bir seyirlik olarak “Milletin gözleri” önünde sergileyen mafiosi, sivil toplum ve hukukla olan o namlı çatışmalarının kötü etkilerini azaltan belli bir çekicilik kazanmıştır.

Girişimci mafyanın yaşam tarzını betimlerken onun hala iki ayrı kültür dünyasına ait olduğu gerçeğini gözden uzak tutmamalıyız. Bölgeciliğini yitirmiş olabilir, geleneksel mafıoso’dan davranış ve tüketim bakımından farklı olabilir. Ancak içinden çıktığı kültürün değer ve kurumlarına sıkı sıkıya bağlı bir gelenekçi olarak kalmıştır.

Yerel toplumun kimi sektörleriyle çelişkilerinin artmasına rağmen kendisini,yakın aile bağlarından, klient ilişkilerinden,onurdan,araçsal dostluklardan ve üvey akrabalıklardan oluşan doğal/yerel köklerinden koparmamıştır. Gerçekten de Mafioso servet biriktirme peşinde koşarken geleneksel ilişkileri ve kurumları kendi amaçları için şiddet araçları olarak kullanarak,o kültür dünyasının bir üyesi olduğunu bir kez daha doğrulamıştır.

Girişimci mafioso’yu güçlü bir hayat ve haz duygusunu geliştirmeye yönelten neden, üstün bir gruba ait olmanın dayattığı hedeflere ulaşmaktan çok yakında öldürülebileceği korkusudur.

“Bu insanlar hayran olunacak bir canlılığa ve yaşama sevincine sahiptirler.Asla hareketsiz duramazlar,hiçbir zaman onları aylak göremezsiniz.Bir seferde birkaç işi birden yaparlar,ardından arkadaşları ile yemek yerler,sonra diğer işlerle ilgilenirler,daha sonra sevgililerinden birini ziyaret ederler.

Sonra “kontrol” altına almaları gereken bazı “durum”lar
olur.(…)

Her zaman hareket halindedirler ve saatlerce arabalarıyla yolculuk yaparlar,(…)

Daha sonra sohbet etmek için bir bara giderler.(…)

Bazı akrabaları ziyaret eder ve yine iş görüşürler.(…)

Çoğu çok eşlidir,birçok aileleri ve çok sayıda çocukları vardır.Yerler,içerler,eğlenirler,öldürürler.Her şey hummalı bir telaş içinde yapılır;asla ara verilmez,gevşeklik ve ağırlığa yer yoktur…”


Mafya içi çatışmalarda öldürülenlerin toplumsal statülerini inceleyerek,mafyanın toplumsal kompozisyonundaki bu değişikliğin doğası hakkında ilgi çekici görüntüleri elde edebiliriz

Yerli coğrafyamızda mafya konulu TV dizileri sayesinde, seyircinin tanık olduğu şiddet, işkence ve infaz şekillerinin korku ve felaket filmlerini hatırlatan kareleri, seyirciyi “kurban” ya da “katleden” ile nasıl özdeşleştirdiğini işten eve döndüğüm bir saate, bahçe duvarının üzerine oturmuş, sekiz yaşındaki bir erkek çocuğunun beyaz gömlek, siyah takım elbise giyip büyük gelen pantolonun paçalarını kıvırarak kendine uydurmaya çalıştığını, elindeki minik çakısını bir zincir arcılığı ile parmakları arsında çevirirken “Neden böyle giyindin?” soruma karşılık “Ben mafyayım,çok güçlüyüm!” yanıtı konunun etkinliğinden ve çarpıcılığından ne çok şeyin yitirilmişliğinin kanıtıydı…

Videodream

1 yorum:

Adsız dedi ki...

nerdesiniz? sayin videodream.
yorumlarinizi keyifle okuyor idik.

saygilar,