18 Aralık 2008 Perşembe

Jeff HESTON - CITTA VIOLENTA - 1970


VIOLENT CITY

"Godfather size reddedemeyeceğiniz bir teklif sunar,
Violent City size hiçbir alternatif sunmaz"

Charles Bronson

Uzman kiralık katil Jeff Heston(Charles Bronson) yeterince yaşlanmış bir patronu hallettiği işin ardından sevgilisi (Jill Ireland) ile Karayipler tatilinin keyfini çıkarmak istemektedir. Adaya ayak basmalarından itibaren peşlerine takılan meslektaşlarından ustaca kurtulan Jeff, bu takibin altından son işinin finansörünün çıktığını anlar ancak bilmediği nokta sevgilisinin de rakibiyle ortak çalıştığıdır. Mermilerden kurtulmayı başaran Heston, demir parmaklıklardan kurtulamaz ve kendini sonunu bilemediği bir hapishane macerasının içinde bulur.

Hapishane içerisinde tarantula ile kendisini yoketmeye çalışan düşmanlarının arasından avukat dostunun yardımıyla kurtulan Heston, intikamını almak ve sevgilisiyle hesaplaşmak için New Orleans'a gelir. Şehir kiralık katili, kendi intikamından çok daha büyük bir kurmaca ile karşılar. New Orleans'ın suç patronu Weber (Telly Savalas) Heston'dan kendi karısını öldürmesini istemektedir. Patronun ölmesini istediği karısı Heston'un saplantıyla bağlı olduğu sevgilisidir.

Jeff'in, New Orleans'ın suç imparatoru, kendisini aldatan bir sevgili ve şahsi intikamı arasında seçim yapması gerekmektedir.


Gerçek Kötüler:

Spaghetti Westernlerin ardından farklı bir şeyler yapmak ihtiyacı hisseden Sergio Sollima önüne getirilen senaryo karşısında öncelikle irkildiğini belirtir. Yönetmen olarak kendisine düşen görev seyircinin sığınabileceği bir iyi karakter bulabilmektir ancak hikayede iyi olarak tanımlanabilecek kimse yoktur. Bu yüzden en insancıl özelliklere sahip kötüyü filmin iyi adamı yapmaya karar verirler...

Bu ilginç karışım, daha önce The Mechanic ile ele aldığımız Charles Bronson'un 70'li yıllara damgasını vuracak kötü-iyi adam kompozisyonunun da başlangıcıdır. Senaryonun gerektirdiği ikili ne Bonnie & Clyde ne de Sam Peckinpah'ın Doc & Carol'u gibi bir çifttir. Tamamen birbirine zıt iki kutubun çekimini yansıtabilecek en güzel örnek te gerçek hayatta da birliklerini sürdüren Litvanya kökenli "çirkin" Bronson ve Britanyalı güzel karısı Jill İreland'dır.

Bu ilginç ikiliden perdeye yansıyan ise, İktidarsızlık ve güvensizlik arasında sevgilisine tecavüz edip üstünlük sağlayacak kadar saplantılı bir kiralık katil ve sürekli onu aldatarak sevgilisinin ona karşı olan seksi zaaflarını kullanan bir meşum kadının ilişkisi kadar çarpık bir fiziksel çekimdir. Ayrıca Bronson'un avantür sahnelerde ki başarısı da kendi alternatiflerini egale etmesini sağlamıştır.


İtalyan Usulü Sıradışılık:

Charles Bronson filmin çekildiği yıllarda Avrupa'da daha popüler bir isimdir ve karşısına çıkarılan "Kingpin" Telly Savalas ise Amerika'da Bronsondan daha ünlüdür. Gerek ana karakterler, gerekse de popülarite konusunda okyanusun her iki yakasınada hitap edebilecek bir filmi oluşturmaya çalışan Sergio Sollima'nın mekan arayışlarının sonucu New Orleans şehrinde noktalanır. Fransız, klasik Amerikan ve yerli kültürlerini içinde barındıran bu ilginç şehrin mafya ve suç filmlerinde Güney İtalya, New York veya Miami gibi sıradanlaşmış mekanlar arasında dikkat çekici olduğunun altını çizmek gerekmektedir.

Filmin ilk çeyreğinde spaghettilerden kazanmış olduğu tecrübeleri bir suç filmine uyarlayan Sollima, hiçbir şekilde diyalog içermeyen, sadece görüntü ve yüz ifadelerine dayalı bir anlatımı izlemiştir. Jenerik müziği haricinde, Bullitt'te ki ne benzer gürleyen araba motorlarının sessizliği bozduğu bu ilk çeyrek kovalama ve silahlı çatışma ile saykodelia'nın bir birleşimidir.


İtalyan Usulü Saykodelia :

Çekimleri ve son kurgusu tamamlanmış olan filmin tek eksiği, kurmacalarla dolu gerilimi tamamlayacak müziklerdir. Sollima'nın kafasında ki alternatifsiz tek isim Ennio Morricone'dir. Yönetmenin çeyrek asırdan fazla bir süre sonra dahi üzerine basarak "tüm zamanların en iyi suç - gerilim temalarını bu film için besteledi ama akademi hala onu görmezden geliyor" şeklinde ki serzenişleri Oscar komitesini etkiledi mi bilinmez ama Violent City'nin müziklerinin bestelenişi sinemanın kendi içinde ki doğurganlığının, hatıralara gebe olduğunun bir örneğidir;

Sollima ve Morricone filmin tamamını beraberce izlerler, finale doğru yaklaşırken göz ucuyla Morricone'yi süzen Sollima bestecinin nerdeyse uyuya kaldığını görür. Film biter bitmez içini kemiren o can alıcı sorunun cevabını almak ümidiyle "Sanırım filmi pek beğenmediniz?" diye sorar, Morricone'nin yanıtı ise şu şekildedir: "Müzikleriniz hazır"

Morricone'nin filmi izlerken kafasında yarattığı müzik sistemi filmdeki tüm karakterlerin kendine özgü bir temayı taşımalarından yanadır. Genellikle tek bir temanın çeşitli varyasyonlarıyla kotarılan onlarca film müziği içerisinde, Violent City'nin müzikleri karaktere dayanan saykodelik, senfonik, duygusal farklılıklar içeren bir kaç ayrı temanın birleşiminden oluşmaktadır.


Filmin müziklerinden örnekleri buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Violent City Resim Albümü:




Yazan: Gökay GELGEÇ - Yojimbooo

1 yorum:

Adsız dedi ki...

abhahahah!! sahanesin be gokaycigim.